Ekonomi

TCG Anadolu’dan ‘Kemankeş’ muhsu

Mavi Vatan için önümüzdeki 50 yılı doğrudan etkileyecek bir adım olan TCG Anadolu Amfibi Çıkarma Gemisi, Tuzla’da düzenlenen törenle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na resmen teslim edildi.

Birçok farklı sistemin test süreci TCG Anadolu’da uzun süredir devam ediyor. Geminin ilgili kuvvet komutanlığına geçmesine rağmen bazı kritik testlerin devam edeceği biliniyor. Bunların başında TCG Anadolu’da görev alacak Kızılelma, Hürjet, Bayraktar TB-3 gibi platformlarda yapılacak çalışmalar geliyor. Bu platformların gemiye nasıl ineceği/kalkış yapacağı ve hangi harici sistemlere ihtiyaç duyacağı gibi konular merak konusu.

Ancak gemi ve üzerindeki platformlar dışında konuşulması gereken değerli bir gelişme daha var… Baykar Yönetim Kurulu’nun teslimat töreninde ilk kez somut olarak bahsettiği Kemankeş füzesi, Selçuk Bayraktar.

Savunma Sanayii Araştırmacısı Kadir Doğan ile TCG Anadolu’dan havalanacak uçağı ve Kemankeş füzesinden beklentilerini konuştuk.

Bu gemiye sahip olmak ve ‘yapabilmek’ çok farklı iki şey.

Kadir Doğan’ın vurguladığı ilk nokta, Türkiye’nin TCG Anadolu ile elde ettiği kazanımdır. Dünyada sadece 12 ülkenin bu ölçekte bir gemisi olduğunu biliyoruz. Doğan, “Çok azı bu gemiyi yapabilecek kapasitede. Türkiye de bunlardan biri” diyerek en değerli yanının altını çiziyor.

“Belki de böyle bir gemiye sahip olmanın en büyük gururu, Türk denizciliğinin bu kadar büyük bir gemiyi üretebilmesidir” diyen Doğan’a göre TCG Anadolu’ya sadece askeri değer vermek eksik bir okuma olur. Doğan, bu platformun aynı zamanda bir ‘güç gösterisi’ olacağına da değinerek, bu tür gemileri kriz bölgelerine gönderebilen sermayelerin küresel durumuna işaret ediyor.

Türkiye yeni doktrinlerde lider konumda

TCG Anadolu’dan insansız hava araçları çok konuşuldu. Red Apple ve TB-3’ü geminin fırlatma rampasında görmek heyecan verici. Dünya, insansız hava araçlarının TCG Anadolu gibi bir uçak gemisinde veya LHD gemide kullanıldığına hiç tanık olmadı.

Doğan, şu anda dünyada böyle bir örneğin bulunmadığının altını çizerek, “Bayraktar TB-3 ilk yayınlandıktan birkaç gün sonra ABD çok benzer bir konsepti tanıttı. Bu da aslında Türkiye’nin insansız sistem kullanımında dünya lideri olduğunun, TSK’nın ise yeni kabiliyetleri bir doktrin içinde bu kadar etkin kullanmada dünya lideri olduğunun bir göstergesidir. Bunlar sadece savunma sanayi için değil, Türkiye için de çok ama çok önemli dönüm noktalarıdır.”

TB-3 herhangi bir ek sisteme ihtiyaç duymaz

TCG Anadolu’ya konuşlandırılacak insansız hava araçlarıyla ilgili en çok merak edilen konulardan biri de iniş kalkışlarının nasıl olacağıydı. Selçuk Bayraktar, TB-3’ün mancınık gibi bir şeye ihtiyaç duymadan kendi gücüyle havalanacağını, Kızılelma’nın ise çok güçlü motoru nedeniyle yakalama halatlarına ihtiyaç duyacağını söyledi.

Kadir Doğan, kısa pistli gemilere iniş kalkış yapabilen uçakların özel platformlar olduğuna dikkat çekiyor. Bunun ana sebebini şu cümleyle özetliyor: “Konvansiyonel kalkışta uçağın gerekli itme/kaldırma kuvveti seviyelerine ulaşabilmesi için veya yine çok kısa bir mesafeye inebilmesi için pist üzerinde belirli bir mesafe kat etmesi gerekir. pist, uçağın belirli aerodinamik yeteneklere sahip olması gerekir”.

Dünyada çok az şirket bu yeteneğe sahiptir.

Ek bir sisteme ihtiyaç duyulmaması konusuna da değinen Doğan, şöyle devam ediyor:

“Aslında bunlar çok değerli detaylar. Genellikle insanlı savaş uçakları bu tür gemilere inmez/kalkış yapmaz. TB-3 gibi insansız bir platformun varlığı, bu durumda iniş ve kalkışa izin verir.

Burada bir parantez açmak gerekiyor ki mancınık, kanca gibi yardımcı aletler olmadan bunu başarmak çok ama çok zor bir iş. Uçağın iniş sırasında birçok çevre kuralına bakarak konumunu, yönünü, hareketini ve motorunu buna göre çok hızlı ve dinamik bir şekilde ayarlaması gerekiyor. Bu birden fazla insanın, çok gelişmiş bilgisayarların yani otopilotun yapabileceği bir iştir.

TB-3’ün simülasyon ortamında onbinlerce kez bu gemiye inip kalktığını biliyoruz. Bu simülasyonlar, uçakta kullanılan uçuş kontrol ve görev bilgisayarı donanımı içerisinde, çok gerçekçi çevre koşullarında tekrar tekrar gerçekleştirilmektedir. Buradan elde edilen bilgilere göre otopilot görevini başarıyla yerine getirebiliyor.

Bu, Baykar’ın yıllardır sahip olduğu ve dünyada çok az şirketin sahip olduğu özel bir yetenek. Bu kadar hızlı sürede bu kadar başarılı ürünler üretebilmenizin nedeni de tam olarak budur. Bütün bunlar Türkiye’nin mühendislik kabiliyetinin geldiği noktanın en değerli göstergeleridir.”

Kemankeş ile yeni bir dönem başlayacak

Selçuk Bayraktar, “Çalışmalarımız devam ediyor. Teknofest’te ilk kez görücüye çıkacağını söylediği Kemankeş füzesi, TCG Anadolu seremonisinin belki de en farklı detaylarından biri oldu.

Kadir Doğan bu konuda kısa ama son derece pahalı bir parantez açıyor. Kemankeş’in prestijli yapısıyla aslında çok özel bir mühimmat olduğunun altını çiziyor.

“Belki de bu sınıftaki Türkiye’de bugüne kadar geliştirilmiş en özel mühimmatlardan biridir” dedikten sonra bu tanımı detaylandırıyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor:

“Bunun başlıca nedeni TB-3’ün faydalı yük kapasitesinin Akıncı, Aksungur, Kızılelma ve ANKA-3 gibi daha büyük platformlara göre daha az olması.

Genel olarak TB-2, 20kg bandında MAM-L, MAM-C ve Bozok gibi hafif ama etkili mühimmat kullanır. Deniz koşullarında ise durum oldukça farklıdır. Çünkü bu hafif mühimmatların kara platformlarında etkisi yüksek olmasına rağmen gemilerde etkisi çok azdır. Bu nedenle daha yüksek kapasiteli, ağır ateş gücü oluşturacak ve aynı zamanda uzun mesafelerde angajman sağlayacak sistemlere ihtiyaç duyulmaktadır.

Selçuk Bayraktar’ın açıklamalarından da anladığımız kadarıyla Kemankeş, uzun menzilli, tahrip gücü yüksek ve hafif bir mühimmat. Baykar’ın bunu geliştirmesi de değerli, bu da bize Baykar’ın yeteneğini gösteriyor.

KAYNAK: TRT / SERTAÇ AKSAN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu