Haber

Kesk Araştırması: Kamu Çalışanlarının Yüzde 99,4’ü Maaş Artışlarını Yetersiz Buluyor

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) “Kamu Çalışanı Eğilim Anketi Araştırması” yayınlandı. Araştırmaya göre; Ankete katılan kamu çalışanlarının yüzde 99,4’ü maaş artışlarını yetersiz bulduğunu ifade etti. KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik, “Bilindiği gibi AKP-MHP bloğu yaklaşan seçimlerde koltuğunu kaybetmemek için hemen her hafta güzel haberler vermeye devam ediyor. hükümetin son yirmi yılda şiddetlendirdiği sorunlar için yalnızca yarım yamalak ve geçici düzenlemeler.” dedim.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) Kamu Emekçileri Eğilim Anketi Anketi yayınlandı. Araştırmayla ilgili olarak sendika merkezinde düzenlenen basın toplantısında konuşan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, şunları söyledi:

“Ülkede gündem baş döndürücü bir hızla değişiyor. Ama halkın ve emekçilerin temel gündemi değişmiyor. Bugün ülkemizde geçim mücadelesi veren milyonlarca insan geldiği noktayı çoktan aşmış bir noktaya itildi. geçinememek, neredeyse emek verecek kadar.Tabii ki kamu çalışanları ve 2.5 milyon kamu emeklisi bu tablodan muaf değil.Bilindiği üzere “Sözleşmeli Takım Bayramı” programında konuşan Cumhurbaşkanı TÜİK’in resmi enflasyon verilerini paylaştığı 3 Ocak 2023’te, kamu çalışanları ve emeklilerin maaşlarına yüzde 25 zam yapılacağını açıklayan konfederasyon yanlısı yönetim, Cumhurbaşkanı’nı alkışlarken, KESK ve bağlı sendikalar zam yaptı. İşyerlerinde, kent meydanlarında binlerce polisle kurulan barikatlara rağmen TÜİK binaları önünde müjde olarak verilmek istenen bu sefalet artışına karşı onların sesi. Maaşlarımıza yapılan zammın yüzde 30’a çıkarıldığını muhtar açıklamak zorunda kaldı. Öncelikle her yıl 6,5 milyon kamu çalışanını ve emekliyi daha derin yoksulluğa iten ‘toplu sözleşmelere’ imza atanlar, yoksulluk zamlarını ayakta alkışlayanlar, sanki büyüklük bahşediyormuşçasına ‘artan, çoğaltan’lar. kendi kesesini, bize yüksek derecede yoksulluk yaşatanlara, bununla uzaktan yakından alakasının olmadığı tüm açıklığıyla ortaya çıkmıştır. Ülkemizin sendikal tarihine sarı sayfalarla eklenen bu utanç tablosunu kamu çalışanları ve emekliler unutmayacak. Öte yandan bilindiği üzere hükümet yüzde 30’luk bir maaş zammını ‘enflasyon farkı, toplu iş sözleşmesi zammı, refah payı’ toplamı olarak gösteriyor. Ancak başta söz konusu artış, son altı ayda yaşanan reel enflasyonun yarısına bile tekabül etmiyor. Üstelik 15 Ocak’ta maaş farklarımızı aldığımız iki haftada ekmek, kırmızı et, süt ve peynir gibi temel gıda maddelerine ortalama yüzde 20 zam yapıldı. Yine Ankara ve İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerde ulaşımda ortalama yüzde 45 artış sağlandı. Yani artan maaşlarımız daha cebimize girmeden hızla erimeye başladı. Dolayısıyla yüzde 30’luk maaş zammına kamu çalışanları ve emeklilerin yansıması her geçen gün artıyor.

“HER 100 KAMU ÇALIŞANINDAN 37’Sİ KİRACI OLDUĞUNU BEYAN ETTİ”

KESK olarak 7-14 Ocak 2023 tarihleri ​​arasında gerçekleştirdiğimiz web tabanlı araştırmamız bu haklı yansımayı bir kez daha gözler önüne seriyor. İki temel soru çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz anket ile kamu çalışanlarının 2023 maaş zammına ilişkin eğilim, görüş ve önerilerini belirlemeye çalıştık. Araştırmamızın sonuçlarını paylaşmadan önce bu kapsamda gerçekleştirdiğimiz anketimizin bilgilerini kısaca paylaşırsak; 7-14 Ocak tarihlerini kapsayan bir haftada anketimize 81 ilden toplam 5.948 kişi yanıt verdi. Araştırmaya katılanların 5.844’ü (yüzde 98,25) kamu çalışanı olup, bunların 3.592’si erkek, 2 bin 238’i kadın, 14’ü LGBTIQ+, 104’ü (63 erkek ve 41 kadın) yüzde 1,75) emeklidir. Yani tüm araştırma katılımcılarımız açıklanan yüzde 30’luk artıştan doğrudan etkileniyor. Anketimize katılanların yüzde 76’sı lisans, yüzde 15’i yüksek lisans, yüzde 7’si önlisans, yüzde 2’si lise ve altı. Katılımcıların yüzde 90’ı 31-60 yaşları arasında. Yaş aralığı 20-30 arasında olanların katılım oranı yüzde 7 iken, 60 yaş üstü olanların katılım oranı yüzde 3. Ankete katılanların yüzde 76’sı evli olduğunu, yüzde 23’ü bekar olduğunu, yüzde 1’i ise diğer medeni durumlarda olduğunu belirtti. Konut durumuna göre ise katılımcıların yüzde 38’i kira gideri olmadığını, yüzde 37’si kiracı olduğunu, yüzde 24’ü konut kredisi ödediğini belirtti. Her dört kamu çalışanından biri konut kredisi ödediğini, her 100 kamu çalışanından 37’si ise kiracı olduğunu beyan etti.

“ANKETİMİZE KATILAN 104 EMEKLİ KİŞİNİN TAMAMI MAAŞ ARTIŞLARININ YETERLİ OLMADIĞINI KAYDEDİYOR”

Anketimizde önce katılımcılara ‘Kamu çalışanlarının ve emeklilerin maaşlarına Ocak 2023’ten itibaren geçerli olan yüzde 30’luk zam sizce yeterli mi?’ sorusunu sorduk. Anketimizi yanıtlayan 5.844 kamu çalışanından sadece 36’sı, yani her bin memurdan sadece 6’sı maaşlarına yapılan artışın yeterli olduğunu belirtmiştir. Öte yandan, 5.808 kişi ya da yüzde 99,4, artışın yetersiz olduğunu belirtti. Anketimize katılan 104 emeklinin tamamı maaş artışının yetersiz olduğunu belirtti.

“KAMU ÇALIŞANLARI VE EMEKLİLERİN GENEL ÇOĞUNLUĞU YÜZDE 30 MAAŞ ARTIŞINI YETERLİ BULMUYOR”

Anketimize katılanlara yönelttiğimiz ikinci soru ise ‘Sendikaların maaş ve geçim sorununu çözmek için ne yapması gerektiğini düşünüyorsunuz?’ oldu. Katılımcıların yüzde 75’i ile tüm konfederasyonlarla ortak mücadele programı başlatılmalı, yüzde 65’i yetkili sendikanın etkisiz sendikacılığını ortaya koymalı, yüzde 58’i genel grev yapmalı, yüzde 52’si olayın boyutlarını ortaya koyan araştırmalar yapmalı. Halkın geçim sıkıntısı çeken yüzde 40’ı her büyükşehirde merkezi mitingler yapılması gerektiğini bildirdi. Gerek sizlerle paylaştığımız son araştırmamız, gerekse üye sendikalarımızın kamu çalışanı ve emeklilerin işyerlerini baz alarak hazırladıkları raporlar; yaş, eğitim, sendika, medeni durum, sendika üyeliği fark etmeksizin ezici çoğunluk yüzde 30’luk maaş artışını yetersiz buluyor.

“TÜRKİYE SOKAKTA, PAZAR, PAZAR VE MUTFAKTA YAŞANAN CANLARIN MALİYETİNİ YILLARDIR SANAL RAKAMLARLA İZLİYOR”

Devlet maaşlarımıza yapılan zamları müjde gibi göstermeye çalışıyor. Ama güneş çamurla sıvanmaz. Bugün Türkiye’de sadece biz kamu çalışanları olarak değil, geçim mücadelesi veren toplumun tüm kesimlerinin de emeğinin karşılığını alamadıkları bir düzen kurulmuştur. Ülkemizde yıllardır gözümüzün önünde bir oyun oynanıyor. Her fırsatta ‘oyuncu güç’ olmakla övünenler, aslında en büyük oyunu, emekleriyle geçim mücadelesi veren milyonların üzerine kurmuşlardır. Mevcut iktidar 20 yıldır bu oyunun yapımcı ve yönetmen koltuğunda oturuyor. TÜİK’in idari ekiplerine, bağlı konfederasyon ve birliklere başroller verilmiştir. Hem TÜİK hem de bağlı olduğu konfederasyon ve birliklerin yönetim kadrosu kendilerine verilen rolün gereğini en başından itibaren yerine getirmektedir. Buna göre TÜİK, yıllardır sokaklarda, çarşılarda, marketlerde, mutfaklarda insanların geçim masraflarını sanal numaralarla karşılıyor. Ülkemizde ister kamu ister özel sektörde milyonlarca çalışan ve emekli TÜİK’in suni bilgilerine dayandırılmaktadır. Yıllardır birlik, konfederasyon adı altında mevcut iktidar bloğunun ‘memur şubesi’ olarak faaliyet gösteren yapıların yürütme kadrosunun rolü, kuruşunu geçmeyen ‘toplu sözleşmeler’ imzalamaktır. önlerine yerleştirilmiş bu fabrikasyon sayıların. Üstelik sefalet puanlı maaş artışları daha cebimize girmeden haksız gelir vergisi dilimleri ile geri alınıyor.

“BU GÜÇ, KAMU İSTİHDAMINI GÜVENSİZLİK TEMELİNDE ONLARA BÖLEN VE EŞİT İŞE EŞİT ÜCRETİ KALDIRAN GÜÇTÜR”

Bilindiği üzere AKP+MHP bloku, yaklaşan seçimlerde koltuğu kaybetmemek için her hafta kendi fıkralarını açıklamaya devam ediyor. KESK olarak altını bir kez daha çiziyoruz. Bunlar müjde değil, hükümetin son yirmi yılda şiddetlendirdiği sıkıntılar için yarım yamalak ve süreksiz düzenlemeler. Örneğin, daha önce istisnai bir istihdam türü olan sözleşmeli çalıştırmayı, eğitimden sağlığa tüm zaruri işlerde temel istihdam biçimi haline getiren ve 20 yılda sözleşmeli istihdamı 6 kat artıran mevcut hükümettir. Kamuda istihdamı güvencesizlik temelinde onlarca modüle bölen, eşit işe eşit fiyatı ortadan kaldıran, işçileri mali, sosyal ve özlük haklarında bölen bu iktidardır.

“MİLYARLARCA EYT’Lİ HALKIN EMEKLİLİK SİGORTASINA HAKKI DEVLET TARAFINDAN DEĞİL, YILLARCA SÜRDÜRDÜĞÜ KARARLI MÜCADELE İLE”

Aynı iktidar, yıllardır şişirdiği sözleşmeli istihdamın tamamını değil, bir kısmını 3+1 sistemiyle istihdam etmek, üstelik bunu kamuoyuna bir müjde gibi göstermek istiyor. Bundan sonra tüm işe alımlar bu sistemle yapılacak. Kendi ağzından ‘çift dikiş’ diyerek milyonlarca EYT’liyi bir kez daha aşağılayan iktidar, şimdi EYT mususuyla gurur duyuyor. Meğer milyonlarca EYT’linin emeklilik hakkını kendilerine hakaret eden iktidarın lütfuyla değil, yıllardır sürdürdüğü kararlı mücadeleyle kazandığını hepimiz biliyoruz. Öte yandan 2008’de yaptığı değişiklikle emeklilerin oranlarını düşüren, böylece bugün milyonlarca emeklinin maaşını asgari ücretin neredeyse yarısına indiren AKP iktidarıdır. Emekli olmaya hak kazansa bile yarın milyonlarca EYT’li bu sefalet maaşlarıyla yaşam mücadelesine devam edecek. Öte yandan patrona tazminatı ödemesi için hazine garantili kredi teklif eden iktidar, EYT yasasını TBMM’ye bile sunmadı. Bir başka müjde olarak sunulan 3600 ek gösterge düzenlemesi ile 1 Ekim 2008 tarihinden sonra göreve başlayan yaklaşık 1 milyon 750 bin kamu çalışanının emekli maaşı yansıma oranlarından yararlanabilmesi için herhangi bir adım atılmadı. Başta şefler olmak üzere binlerce kamu çalışanı dışlandı ve emekli maaşlarında en değerli unsur olan özel hizmet tazminat oranlarındaki eşitsizlik daha da derinleştirildi. İşin özü, bugün AKP-MHP blokunun müjde olarak sunduğu şey, seçim yatırımı olarak yıllardır zehir içen milyonların ağzına bir kaşık bal vermekten ibarettir. Üstelik her zaman olduğu gibi bugün kaşıkla verilen bu börekler yarın kepçeyle geri alınacak.

“ÜLKEMİZ HIZLA ASGARİ ÜCRETLİ BİR ÜLKEYE DÖNÜŞÜYOR”

Nitekim Hazine ve Maliye Bakanı, “Bu sistemden dar gelirliler hariç imalatçı ve ihracatçı yararlanıyor. Ülkeyi yönetenlerin yıllardır sürdürdükleri ve seçimlerden sonra da kaldıkları yerden devam edecekleri çarklar dönüyor” sözleri. ekonomi programı açıkça özetlemektedir. 20 yıldır çok daha acımasız bir şekilde sürdürülen bu düzende ülkemiz hızla asgari ücretliler ülkesine dönüşmüştür. Reel fiyatlarımız düştü ve yaşam maliyetimiz, yoksullaşma sürecimiz arttı. Yıllardır gözümüzün içine bakarak sahnelenen oyunlarla sürdürülen bu düzenin kaybedeni ne bekâr işçiler, ne emekliler, ne asgari ücretliler, ne de üye olursa olsun kamu çalışanlarıdır. Emek karşıtı bu düzenin milli gelirden kaybedeni son 20 yılda dibe vuran tüm fiyat kesimleridir. Üreten ve yaratan milyonlar olarak önümüzde iki yol var ama düşük fiyat, garantisiz, düzensiz çalışma ve dayatılan kölelik. Geçersiz enflasyon rakamları üzerinden yapılan zamlara ya sessiz kalıp daha da fakirleşeceğiz, onlarca modüle bölünen güvencesiz istihdamın daha da büyümesini seyredeceğiz, bu zalim sisteme boyun eğeceğiz, ya da yeterli ücrete çalışmaya çalışacağız. “Bu ülkede emekçiler var, biz varız” diyerek insanca yaşamaktır. Omuz omuza vereceğiz” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu